TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nde (TUG) görev alan astronomlar, bilimsel çalışmalarında ihtiyaç duydukları programları yazmak ve işletmek için, “Önce açık kaynak!” diyor ve GNU/Linux işletim sistemi veya Unix tabanlı, açık kaynak kodlu işletim sistemleri kullanıyor.
Bilgiyi açık biçimde paylaşma etiğinden yola çıkarak, açık kaynağın gücüne inanan ve geleceğin teknolojiyle kurulmakta olduğunu bilen astronomlar, platform bağımlılıkları dışında Pardus’u özellikle tercih ediyor.
TUG’da her astronom kendi sorumlu olduğu teleskobun dahil olduğu projeye ve ihtiyaca göre kendi programlarını yazarak gereklilikleri karşılıyor. Hatta astronomlarımızın yazdığı bazı programlar uluslararası astronomi camiası tarafından da kullanılıyor.
TUG Antalya Bakırlıtepe yerleşkesinin baş astronomu Başuzman Araştırmacı Dr. İrek Hamitoğlu, Türkiye’deki en büyük teleskop olan T150 teleskobunda araştırmalarını yürütüyor. RTT150 teleskobu, ulusal görevlerinin yanı sıra uluslararası bir projede Spectrum-Röntgen-Gamma (SRG) Uzay Gözlemevi ile de iş birliği içerisinde çalışıyor. Dr. Hamitoğlu, tüm astronomi dünyasında Linux ve açık kaynak kodlu sistemlerin tercih edilme sebebini şöyle açıklıyor: “Astrofizikte gözlem sırasında elde edilen verileri işlemek, anlamlandırabilmek için zaman zaman anlık programlar bile yazmamız gerekebiliyor. Linux’ta bir kod geliştirdiğimizde hızlıca testlerini gerçekleştirip devreye sokabildiğimizden dolayı çok çabuk sonuç alabiliyoruz. Ayrıca tüm dünyada bilim adamları arasında bilgi ve kaynak alışverişi yapabilmemiz de mümkün oluyor.”
Robotik T60 teleskobunun tüm kontrollerinin Pardus ile yapılabildiğini biliyor muydunuz?
Antalya Bakırlıtepe’de bulunan TUG yerleşkesindeki Robotik T60 Teleskobu tamamen uzaktan kontrol edilebiliyor. Böylece uluslararası ortak projelerle takip edilen hareketli gök cisimlerinin analizi yapılabiliyor. T60 teleskobunun operasyonlarından sorumlu olan Uzman Astronom Yücel Kılıç, Pardus ile neler yapabildiklerini şöyle açıkladı: “Sistemimiz normalde Centos 5 üstünde çalışıyor ama tamamının Pardus dönüşümünü gerçekleştirdik. Pardus’ta da her şeyin yapılabileceğini burada gösterdik. Bizim Ar-Ge ekibindeki mühendisler “Patlat” adında bir sunucu geliştirdi. Gökyüzünde bazı kaynaklar çok yüksek enerjili ışıma yapabiliyorlar. Çok kısa sürede bu teleskobu o kaynağa yöneltebilecek bir yazılım ihtiyacı doğdu. Ekibimiz de bunun üzerine açık kaynak kodlu bu yazılımı geliştirdi. Kısacası kendi ihtiyaçlarımız doğrultusunda pek çok ürün geliştirebiliyoruz ve bizim tarafta bu geliştirmelerin tamamı Pardus üzerinde gerçekleşiyor. Dünyada bile olmayan bazı sistemleri burada kendi bünyemizde geliştiriyoruz ve bunları da 2 senede bir gerçekleşen uluslararası bir robotik sempozyumunda tüm dünyaya sunuyoruz.
Benim için en önemli yani merkezde duran Pardus işletim sistemi ama en önemli sistemimiz genelde dünyaya hizmet veren Occultation Portal. Ayrıca kubbelerin içerisini gösteren kameraların bağlı olduğu Zoneminder’ın işlediği ayrı bir sunucu daha Pardus üzerinde koşuyor. Pardus’un en önemli avantajı arka planda neyin işlediğini kesinlikle biliyor olmanız ve her an, her şeyi kontrol ediyor olabilmeniz. Şu anda Occultation portal 150 günün üstünde up time’a sahip ve arka planda sürekli görüntü işlemeden tutun da veri depolamaya, büyük veri analizlerine kadar her şeyi Pardus işletim sistemi üzerinde yapıyoruz ve sunucularımızda bununla ilgili hiçbir sıkıntı yaşamadık.” değerlendirmesinde bulundu.
“Açık kaynak, bilginin gelişebilmesi ve bilimsel etik için ön koşuldur”
Uzman Astronom Orhan Erece, yürüttüğü projede T100 teleskobu ile çalışıyor. Bilimsel bilginin geliştirilebilmesi için şeffaflığın şart olduğunu belirten Erece, sistem gereksinimlerinin mecbur bıraktığı zamanlarda bile nasıl açık kaynak kullandıklarını anlattı: “Çalıştığım T100 teleskobunun ayna çapı 1 metre. T100 teleskobunun kullanıldığı, yönetildiği ana işletim sistemi Windows üzerinde çalışıyor. Windows sizi çok kısıtlıyor. Linux tabanlı ya da Mac tabanlı diğer işletim sistemleri sizi daha serbest bırakarak çok daha performanslı bir görüntü işleme ya da veri işleme kabiliyeti sunabiliyor. Bu teleskopta mevcut durumdan ötürü Windows kullandığımız halde biz yine kendi geliştirmelerimizi açık kaynak kodlu yazılımlar üzerinden yapıyoruz. Bunun en güzel örneğini şöyle verebilirim: T-100 teleskobuna komple bir gözlemevi kontrol yazılımı yazdık. Biz bu kontrol yazılımıyla teleskobu hareket ettirebiliyoruz, kubbeyi hareket ettirebiliyoruz, meteorolojik verileri alabiliyoruz. Bu yazılıma ihtiyacımız doğrultusunda çok çok daha farklı kabiliyetler de kazandırabiliriz. Açık kaynak kodlu yazılımların en güzel özelliği bu; sınırınız yok. Kendi ürettiğiniz yazılımlar üzerinden çalışmak ve bunu ihtiyaç duyabilecek diğer bilim insanları ile paylaşabiliyor olmak, yaptığınız işin de bilimsel etiğe uygun ve şeffaf olmasını sağlıyor.”