Prof. Dr. Mandal, yurt dışında lisansüstü öğrenim bursu kazanan öğrencilere yönelik Milli Eğitim Bakanlığınca düzenlenen bilgilendirme ve uyum programına katıldı.
TÜBİTAK Başkanımız Prof. Dr. Hasan Mandal, Millî Eğitim Bakanlığınca 2018 Yurt Dışına Lisansüstü Öğrenim Görmek Üzere Gönderilecek Adayları Seçme ve Yerleştirme (YLSY) Programı kapsamında belirlenen öğrencilere yönelik düzenlenen "Yurt Dışı Bursiyerler Vizyon ve Farkındalık Eğitimleri Konferansı”’na katıldı.
Konferansta öğrencilere yaptığı sunumuna, TÜİK’in yayınladığı 2017 yılı Ar-Ge verileriyle ilgili bilgiler vererek başlayan Prof. Dr. Mandal, Türkiye’nin Ar-Ge’ye ayırdığı kaynağın 32 milyar TL olarak gerçekleştiğini, 2017 yılında Ar-Ge harcamasının 2016 yılına göre yüzde 5 arttığını belirtti. 2017 yılında gerçekleştirilen Ar-Ge harcamalarında özel sektörün yüzde 56,9 ile en büyük paya sahip olduğunu bildiren Prof. Dr. Mandal, ülkemizin 2023 hedefinin bu oranı yüzde 66’ya çıkarmak olduğunu ve bu yönde istikrarlı bir şekilde ilerlediğimizi belirtti. Harcamalar bağlamında da özel sektörün yüzde 49,4 ile ilk sırada yer aldığını kaydeden Prof. Dr. Mandal, bu verilerin sektör boyutunun bursiyerler tarafından mutlaka dikkate alınması ve bursiyerlerin çalışmalarının özel sektörle ilişkilendirilmesi gerektiğine işaret etti.
“Daha Az Kaynak Artırımıyla Daha Fazla İnsan Kaynağı Araştırma Süreçlerine Dahil Edilebiliyor”
2017 yılında Tam Zaman Eşdeğer (TZE) Ar-Ge personelinin ve TZE araştırmacısının 2016 yılına göre yüzde 12 oranında arttığını, Ar-Ge’ye ayrılan kaynaktaki artışın yüzde 5 olduğunu bildiren Prof. Dr. Mandal, bunun daha az kaynak artırımıyla daha fazla insan kaynağının araştırma süreçlerine dahil edilebildiği anlamına geldiğini ifade etti. TZE Ar-Ge personelinin nerede istihdam edildiğine bakıldığında özel sektörün yüzde 57 ile yine ilk sırada yer aldığını vurgulayan Prof. Dr. Mandal, TZE araştırmacı sayısında da özel sektörün yüzde 56 ile ilk sırada yer aldığını belirtti.
“Araştırma Denince İlk Akla Gelen Kurum TÜBİTAK”
TÜBİTAK’ın ARDEB, TEYDEB, BİDEB ve BİTO genel destek verilerine değinen Prof. Dr. Mandal, bu dört ana destek ekseni kapsamında aktarılan desteğin 2002 yılında 154 milyon TL iken, 2018 yılında 12 katına çıkarak 1,9 milyar TL’ye ulaştığını bildirdi. TÜBİTAK’ın hem araştırmayı destekleyen hem de stratejik alanlarda araştırma yapan bir kurum olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Mandal, Ar-Ge’ye ayrılan 32 milyar TL’nin 1,9 milyar TL’sinin TÜBİTAK tarafından kullanıldığını vurguladı. Buna rağmen ülkemizde araştırma denilince ilk akla gelen kurumun TÜBİTAK olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mandal, bu etki değerinin önemli olduğunu belirtti. TÜBİTAK’ın kullandırdığı destek miktarının büyük çoğunluğunun akademik desteklere ait olduğunu, akademiden sonraki en büyük payın da sanayi desteklerine ait olduğunu kaydeden Prof. Dr. Mandal, hem akademide hem de sanayide hedef odaklı programlara TÜBİTAK’ın ortalama yüzde 10 oranında destek verdiğini, kapasite geliştirme odaklı programlara da ortalama yüzde 90 oranında destek verdiğini anlattı.
Küresel Rekabetçilik Endeksinde Türkiye’nin 137 ülke arasında 53. sırada yer aldığını söyleyen Başkanımız, Türkiye’nin karşılaştırıldığı ülke grubunun Kuzey Amerika ve Avrupa olduğunu belirtti. Ülkemizin düşük ve orta düşük teknolojiden, yüksek ve orta yüksek teknolojiye geçtiğini fakat hedefimizin yüksek teknoloji grubuna geçmek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mandal, bursiyerlere “Siz ülkemize döndüğünüzde Türkiye tüm politikalarını tamamen yüksek teknolojiye odaklamış bir ülke olacak. TÜBİTAK’ın tüm destekleri de artık bu mekanizmaya uygun olacak şekilde geliştiriliyor” dedi.
“Yüksek Teknolojiye Geçişte İki Ana Unsur: Nitelikli Bilgi, Nitelikli İnsan”
Yüksek teknoloji grubuna geçiş noktasındaki iki ana unsurun nitelikli bilgi ve nitelikli insan olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Mandal, nitelikli ve yüksek teknoloji odaklı bilginin tek başına üretilemeyeceğine, mutlaka ilişki ve işbirliği sürecinin olması gerektiğine değindi. İhtisaslaşmanın önemini de vurgu yapan Prof. Dr. Mandal, TÜBİTAK’ın desteklerinin belli alanlara odaklanacağını bildirdi. Nitelikli insan boyutunda ise bireyin desteklenmesinden ziyade, kritik kitle oluşturmaya yönelik desteklerin söz konusu olacağını anlatan Prof. Dr. Mandal, üniversite ve sanayi gibi sektörler arasında bilgi akışını sağlayacak insan kaynağı hareketliliğine de vurgu yaptı. Bu doğrultuda TÜBİTAK’ın politika ve süreçlerini yenilediğini ifade eden Prof. Dr. Mandal, TÜBİTAK’ın iyileştirme alanlarından söz etti. Hedef odaklı yaklaşımlar konusundaki TÜBİTAK yaklaşımının ulusal öncelikler doğrultusunda, küresel eğilimlerin de göz önünde bulundurulduğu ve teknolojik yetkinliğimizin de dikkate alındığı destek mekanizmaları kurmak olduğunu belirtti. Bursiyerlere, yurtdışında hangi alanlara yöneleceklerini ve hangi teknoloji hazırlık seviyesinde çalışacaklarını önceden kararlaştırıp bu kararlarında ısrarcı olmaları tavsiyesini veren Prof. Dr. Mandal, Türkiye de dahil tüm ülkelerin nitelikli insan kaynağını kendilerine çekebilmek uğraşı verdiğini belirtti.
“Tüm Dünya Nitelikli İnsan Kaynağını Kendisine Çekmeye Çalışıyor”
Hem Türkiye’deki insan kaynağının geliştirilmesi, hem de dünyadaki nitelikli insanların Türkiye’ye gelmesine yönelik TÜBİTAK tarafından yürütülen 2232 Uluslararası Lider Araştırmacılar Programına değinen Prof. Dr. Mandal, şu bilgileri verdi: “ Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı ile alanlarında yaptıkları üst seviye bilimsel çalışmalar ile temayüz etmiş ve/veya yurt dışında araştırma deneyimine sahip, başta Türk bilim insanları olmak üzere nitelikli araştırmacıların yurtdışından Türkiye’ye gelmelerini teşvik ediyoruz. Bu destek programı Türkiye’ye dönecek araştırmacılara sağlanan imkanlar açısından dünyada yeni ve öncü olma özelliği taşıyor. Türkiye’ye gelen lider araştırmacılar çalışmalarını Türkiye’nin önde gelen akademi, sanayi kurum ve kuruluşları veya kamu kurumlarında yürütebilecekler. Bu anlamda yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesine yönelik hem akademi hem de sanayide ihtiyaç duyulan bilginin yurtdışından ülkemize transferi de gerçekleşmiş olacak” dedi. YÖK’ün 100-2000 Programı kapsamında 5 bin kişi yetiştirdiğini belirten Prof. Dr. Mandal, her iki kurumun da amacının önceliklendirilmiş alanlarda, ihtisaslaşmış, kritik kitle oluşturulması olduğunu belirtti. Tüm dünyanın, nitelikli insan kaynağını kendisine çekebilmek için çalışmalar yaptığını söyleyen Prof. Dr. Hasan Mandal, yurt dışı bursu kazanan öğrencilerin bu anlamda aynı zamanda elçi olarak görüldüğünü, öğrencilerin burslu oldukları süre zarfında bulundukları ülkenin üniversitesindeki projelerde yer alabileceklerini, bunun Türkiye ile olan etkileşimlerini de artırabileceğini ifade etti.
Prof. Dr. Mandal, TÜBİTAK’ın, uluslararası alanda da yaptığı çalışmalara değinerek, 49 ülke ile 61 anlaşma yapıldığını, bu anlaşmalar kapsamında insan kaynağı değişimi veya ortak proje yürütme noktasında açılan çağrılar bulunduğunu, 318 adet devam eden uluslararası işbirliği projesinin mevcut olduğunu söyledi. Bursiyerlerin büyük çoğunluğunun gittiği ülkeler ile TÜBİTAK’ın mutlaka bir anlaşmasının bulunduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Mandal, bursiyerlerin bunu fırsata dönüştürebileceklerini belirtti.
“Sizi, Mutlaka Ülkemize Geri Dönmek Üzere Gönderiyoruz”
Bursiyerlere eğitim hayatlarında başarılar dileyen TÜBİTAK Başkanımız, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Sizi, mutlaka geri dönmek üzere gönderiyoruz. Planlamalarınızı şimdiden geri döndüğünüz zaman Türkiye’ye vereceğiniz katkılar üzerine yaparsanız, bu hepimiz için önemli bir kazanım olacaktır.”
Prof. Dr. Mandal’ın, bursiyerlerin sorularını yanıtlamasının ardından program sona erdi.