TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda düzenlenen 3. Uluslararası Afet ve Dirençlilik Kongresi’nin “Afet Yönetiminde Ar-Ge” başlıklı oturumuna katıldı. “Afet Yönetiminde Ar-Ge ve TÜBİTAK: Birlikte Geliştirme ve Birlikte Başarma” başlıklı bir sunum yapan Prof. Dr. Mandal, “İklim değişikliği ve dirençlilik gibi konular göz önünde bulundurulduğunda bu oturumun çok büyük bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Söz konusu konuların bilim temelli Ar-Ge faaliyetleri olmadan çözülebilmesi mümkün değil.” vurgusu yaptı.
“Küresel alanda gelecek 10 yıl içinde iklim değişikliği sorunu ile daha çok yüzleşeceğiz. Buna karşı ciddi bir hazırlık içerisindeyiz.” diyen Mandal, aşırı sıcak, sağanak yağış, yangın, kuraklık, denizlerde oksijen azalması gibi sorunların çözümüne yönelik çalışmaların Ar-Ge temelli gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
“Afet oluşmadan önce alınacak tedbirler konusunda da bilim temelli Ar-Ge faaliyetleri en önemli araç” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Mandal, “Gerekli önlemler alınmazsa küresel sıcaklık 4 derece kadar artabilir. Bu konuya gereken önemi vermediğimiz takdirde gelecekte bu yaz yaşadığımız çevre sorunlarının daha olumsuz hallerini yaşayabiliriz. Bu yıl dünya genelinde yaşanan çevre felaketleri bizler için önemli bir mesajdı.” ifadelerini kullandı.
“İklim değişikliği ve afet odaklı süreçlerde pandemi döneminde elde ettiğimiz kazanımlardan yararlanabiliriz”
“Ar-Ge tabanlı çözüme yürekten inanıyoruz. Pandemi döneminde risk içeren konulara ne kadar hazır olduğumuzu gördük. İklim değişikliği ve afet odaklı süreçlerde pandemi döneminde elde ettiğimiz kazanımlardan yararlanabiliriz.” vurgusu yapan Prof. Dr. Mandal, “2030’a doğru yaşanacak sorunlara yönelik çözümlere; geleneksel bilimsel çalışmalar ile değil; daha yenilikçi, kapsayıcı ve sosyal ve beşeri bilimlerin birlikte katkı sağladığı disiplinler arası çalışma prensibiyle ulaşabiliriz. Bu kapsamdaki yaklaşımımız, küresel boyutta bilgi üreten üniversitelerle bu bilgiyi kullanan kamu ve özel sektörün ilişkisinin çift yönlü olması gerektiğidir.” diye konuştu.
“Sorunlara yönelik çözümlerin sadece teknoloji tabanlı olmaması gerektiğini savunuyoruz. Teknoloji önemli bir araç olsa da konular karmaşıklaştıkça çözümler toplumsal bilimlerin de dahil olduğu sistematik bakış açısıyla ele alınmalı. Ayrıca yönetimsel açıdan da kurumlar kendi görevlerinin yanında birlikte iş yapmalı, birlikte öğrenmeli ve birlikte çözüm üretmeli.” diyen Mandal, “TÜBİTAK olarak sadece çözüm üreten değil politika belirleyen ve bu doğrultuda gerekli programları düzenleyen bir kurum olmaya çalışıyoruz. 2018 yılından bu yana bu dönüşümü gerçekleştirmeye çalışıyoruz.” açıklamasında bulundu.
“TÜBİTAK olarak ortaya koyduğumuz yaklaşım, yeni ürettiğimiz çözüm modellerinde bilgi üreten kurum ve kuruluşların birlikteliğini esas alıyor”
TÜBİTAK’ın yeni stratejik yaklaşımından bahseden Prof. Dr. Mandal, “ TÜBİTAK olarak ortaya koyduğumuz yaklaşım, yeni ürettiğimiz çözüm modellerinde bilgi üreten kurum ve kuruluşların birlikteliğini esas alıyor. Bilim ve teknolojideki insan kaynağı ihtiyacımızı ilgili paydaşların birlikte değerlendirmesi gerektiğine inanıyoruz. Tüm paydaş kurumların birlikte öğrenme, birlikte geliştirme, birlikte başarma yaklaşımının eyleme dönüşmesi için platformlara destek veriyoruz. Bu doğrultuda pandemi esnasında 49 adet kurum ve kuruluş tek bir platform altında kaynak ve alt yapı, tedarik zinciri ve insan kaynağını birlikte kullanarak 17 adet projeyi 436 araştırmacıyla birlikte başarıyla gerçekleştirdi. Özelikle aşı geliştirme konusunda bugün geldiğimiz nokta çok kıymetli. Benzer konularda bu yaklaşım hayata geçirilebilir.” diye konuştu.
TÜBİTAK’ın platformlara verdiği desteklerin yanı sıra proje desteklerinin de devam ettiğini belirten Prof. Dr. Mandal, iklim değişikliği ile ilgili projelerin ek puan alabildiğini hatırlattı.
“Başvuru yapılan ve kabul edilen projeler arasında iklim değişikliği odaklı süreçlerde önemli kazanım ve çözüm oluşturacak projelerimiz bulunuyor. Bu kapsamda 2021 yılının ilk yarısında desteklenen 351 projeden 90 tanesi iklim değişikliği meselesini kapsadığı için ek puan aldı. Bu projelerin hızlı bir şekilde değer üreterek etki yaratması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
TÜBİTAK olarak proje desteklerinde, burs programlarında, insan kaynağı yetiştirmede, düzenlenen yarışma, fuar ve şenlik gibi faaliyetlerde iklim değişikliği ile mücadeleyi ön planda tutmaya çalıştıklarını kaydeden Prof. Dr. Mandal, “Bütüncül bakış açısıyla hareket ederek sadece destek vermek değil bu süreci yönetmek de istiyoruz.” dedi.
“Türkiye iklim değişikliğiyle mücadele konusunda kendi politikasını belirleme noktasında istekli ve kararlı”
İklim değişikliği ile mücadelede toplumun her kesiminde farkındalığı arttırmaya çalıştıklarını kaydeden Mandal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 2053 için Türkiye’nin sıfır emisyon hedefinin çok kıymetli bir mesaj olduğunu ifade etti. Bu mesajı TÜBİTAK açısından da önemli bir görev olarak gördüğünü dile getiren Prof. Dr. Mandal, “Türkiye iklim değişikliğiyle mücadele konusunda kendi politikasını belirleme noktasında istekli ve kararlı.” mesajı verdi.
UFUK 2020 programının son 2 yılını başarılı bir şekilde tamamladıklarını belirten Mandal, “Bu programa katkıda bulunduğumuz rakamdan daha fazlasını kazanıma dönüştürdük. 2020 yılında açıklanan çağrı sonuçlarıyla birlikte toplamda 271,4 milyon avro hibe desteğiyle ilk defa AB Çerçeve Programlarında ödenen katkı payından daha fazla bir kaynağı ülkemize geri döndürmüş olduk. 40 farklı kurum ve kuruluşun dahil olduğu 51 projemiz var. Projelerde sadece ortak olarak değil, koordinatör olarak da yer alıyoruz. Artık Ufuk Avrupa’da Türkiye var.” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Mandal ayrıca “TÜBİTAK’ın, hem fark oluşturma, hem eğitim verme, hem de işbirliğini geliştirme boyutunda değişik destekleri var. Ufuk Avrupa sayfasından takip edebilirsiniz.” çağrısı yaptı.
“Ülkemiz açısından teknoloji temelli Ar-Ge çalışmaları kritik bir öneme sahip. Amacımız sadece çalışma yapmak değil, ihtiyaç duyduğumuz alanlarda etki oluşturmak.” vurgusu yapan Mandal, “Gelecek odaklı çözümler ürettiğimiz sürece başarılı olacağımızı düşünüyorum. Çözümü geleneksel yöntemlerle bilgi üreterek değil, birlikte çalışarak gerçekleştireceğimize inanıyoruz. “ dedi.
Source: New feed