TÜBİTAK’ın açtığı “COVID-19 ile Mücadeleye Yönelik Çağrı” kapsamında “tanı ve sistemleri” konusunda desteğe hak kazanan projelerin yürütücüsü olan firmalar “COVID-19 Türkiye Platformu Türkiye’nin Tanı Gücü Konferansı”nda proje ve yetkinlikleri hakkında sunum yaptılar.
Konferans, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ın da katılımlarıyla gerçekleştirildi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, yaptığı açılış konuşmasında, Türkiye'nin güçlü bir sanayi altyapısına ve gelişmiş bir Ar-Ge ekosistemine sahip olduğuna vurgu yaptıktan sonra, virüsün ekonomik, sosyal ve psikolojik etkilerine de değinerek; "Sıkıntılı bir ortamda, ülkece başarılı bir sınav verdik" diye konuştu.
Varank, bakanlık olarak Milli Teknoloji Hamlesi vizyonu ile sağlık teknolojilerinde, kimya, ilaç ve tıbbi cihaz alanlarında milli çözümler geliştirmenin gayretini gösterdiklerini ifade etti.
Salgın döneminde kimsenin başaramadığının Türkiye tarafından başarıldığını anlatan Varank; "COVID-19 ile mücadelede bilim ve teknoloji temelli bir yaklaşımı takip ediyoruz. TÜBİTAK ve enstitüleri çalışıyor. Aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarımıza, virüs ülkemiz sınırlarına girmeden başladık. 17 projemiz başarıyla devam ediyor. Bunların içinde sekiz aşı projemiz var, yıl sonunda klinik öncesi süreçlerin tamamlanmasını öngörüyoruz. Bazı aşı projelerinde daha erken sonuçlar da elde edebiliriz. Projelerden birinde hayvan deneyleri aşamasındayız, diğer iki projede de yakın zamanda bu deneyleri başlatacağız." dedi.
"Tanıda Ne Kadar İyiyseniz, Tedavide de Etkinliğiniz Artar"
Varank, ilaç alanında hem kimyasala hem de biyo-teknolojiye odaklanan dokuz farklı projenin devam ettiğini belirterek, "Haziran ayında, bu projelerden birinde yerli kaynaklarla sentez ilaç alanında önemli bir müjdemiz olacak" diye konuştu.
Klinik öncesi araştırmalar için son beş yılda yaklaşık üç bin projeye 2,3 milyar liralık kaynak aktardıklarını anlatan Bakan Varank, "Yine aynı dönemde tanı kitleri dahil tıbbi cihazlar alanında 402 milyon liralık 516 projeyi destekledik. COVID-19'a karşı mücadelede bu kabiliyetlerden yararlanıyor ve salgın ortamının ihtiyaçları özelinde etkin çözümler üretebiliyoruz" dedi.
Bakan Varank, hastalık eğrisi ne kadar yatık olursa, bilimsel çözümlerin devreye girme şansının da o kadar arttığını kaydederek, "Tıbbi tanı kitleri bu sürece katkı sağlayan önemli teknolojilerden bir tanesi. Tanıda ne kadar iyiyseniz, tedavide de etkinliğiniz o derece artıyor." ifadesini kullandı.
TÜBİTAK'ın mevcut desteklerine ek olarak COVID-19 salgını özelinde hızlı bir çağrıya çıktıklarını ve KOBİ'lerden ürün odaklı projelerini talep ettiklerini aktaran Varank, bu kapsamda bir haftada 446 başvuru alındığını bildirdi.
Varank, değerlendirme sürecinin ardından, yoğun bakım cihazları, tanı kitleri, erken teşhis ve takip aşamaları için ileri çözümler ve akıllı sağlık gibi alanlarda 35 projeyi destekleme kararı alındığını da dile getirerek, tanı alanındaki söz konusu çağrı kapsamında 10 projeyi desteklediklerini söyledi.
Bakan Varank, program kapsamında yapılan sunumlarla hassas ve yüksek duyarlılıkta yenilikçi teknolojiyle üretilecek kitler, taşınabilir laboratuvarlar, hibrid ve termal kameralar, mikro akışkan çip yöntemi ve yapay zeka tabanlı uygulamalar hakkında fikir sahibi olunacağını ifade etti.
Dr. Öğretim Üyesi Selim Hanay tarafından COVID-19'un erken aşamada tespit edilmesine yönelik PCR yöntemine alternatif yenilikçi bir kit geliştirildiğini belirten Varank, şu değerlendirmede bulundu: "Bu kit ile COVID-19'un kuluçka döneminde, hastalık belirtileri ortaya çıkmadan önce 30 dakikada sonuç alınması hedefleniyor. Çalışma sistemi, biyokimyasal reaksiyonlar yerine, virüsün ağırlıklarının tartılmasına dayalı nanomekanik bir sistem içeriyor. Henüz dünyada benzeri olmayan bu yenilikçi yaklaşımı ilk kez burada dinleyeceğiz. Prototipin haziranda tamamlanması planlanıyor. Bu projede dünyaya örnek olabilecek bir kit geliştiriliyor. Tanı alanında desteklediğimiz firmalar da var. Tanıda güçlüyüz, şimdi öncü olma vakti."
İki Yeni Destek Çağrısı
Firmaları ve ekosistem paydaşlarını yakından ilgilendiren iki yeni çağrıya daha çıkıldığı bilgisini paylaşan Varank, bunlardan ilkinin, “Siparişe Dayalı Ar-Ge Projeleri İçin KOBİ Destekleme Çağrısı” olduğunu belirtti.
Bu çağrı kapsamında KOBİ ölçeğinde en az bir tedarikçi kuruluş ve bir müşteri kuruluşun ortak başvuru yapmasını beklediklerini kaydeden Varank, "Konu ve sektör sınırlamamız bulunmuyor. KOBİ'ler Ar-Ge çalışmalarına göre ürünü geliştirirken, müşteri firma da Ar-Ge projesinin hedeflendiği şekilde yürütülmesine destek olacak. Bilgi paylaşılacak, yayılacak ve hızla ürüne dönüşecek. Ar-Ge'yi odağına alan projelerde, birlikte geliştirme mekanizması hız kazanacak" dedi.
Varank, ikinci çağrının, “Patent Tabanlı Teknoloji Transferini Desteklemeye” yönelik olduğunu ifade ederek, bu çağrıyla patentli teknolojilerin sanayiye aktarılmasının hedeflendiğini bildirdi. Varank, her iki çağrıya yönelik başvuruları hızla almaya başlayacaklarını dile getirdi.
Geçen sene TÜBİTAK ve Devlet Malzeme Ofisi arasında bir iş birliği protokolü imzalandığını anımsatan Varank, bu kapsamda TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) Ar-Ge teşviklerinden faydalanarak geliştirilen ürünlerin doğrudan DMO'nun Tekno Katolog Platformu'na dâhil edileceğini, böylelikle söz konusu ürünlerin kamuya satılabileceğini söyledi. Varank, tek seferde 500 bin liraya kadar sipariş alınabilecek bu sistemde ödemelerin de en geç 10 gün içinde yapılacağını bildirdi.
“Haziran Ayında Müjdeleri Almaya Başlarsak, Koronavirüsle Mücadelemiz Taçlanır”
Konferans kapsamında yapılan sunumları dikkatle dinleyen Bakan Varank, katılımcılara yönelttiği sorularla COVID-19 tanısı konusunda yürütülen çalışmalar hakkında ayrıntılı bilgiler aldı.
Varank, yeni tip koronavirüs (COVID-19) ile mücadele sürecine katkı sağlamak için çaba gösteren bilim insanlarına ve firmalara teşekkür ederek, "Haziran ayıyla birlikte müjdeleri almaya başlarsak, koronavirüsle mücadelede başarıyı taçlandırmak adına ve milletimize moral vermek açısından önemli olacak. Ticari ve ekonomik anlamda da bunları katma değere dönüştürüp tüm dünyaya pazarlayabilirsek onun katkısı da aliyyülala olur” dedi.
Bakan Varank, COVID-19’a yönelik Ar-Ge projeleri başvurularının değerlendirilme süreçlerinin hızlandırılmasına yönelik soru üzerine, bu alanda ihtiyacı karşılamaya ve bilim insanlarıyla girişimcileri motive etmeye yönelik gayret gösterdiklerini vurguladı. Normal şartlarda Ar-Ge süreçlerinin çok daha uzun sürelerde sonuçlandığına işaret eden Varank, şunları kaydetti: “Burada girişimcilerimiz çok büyük fedakarlıkla çalışıyor. Bu sürelerde bile netice alabilirsek dünyaya fark atmış oluruz. Biz kaynak ve motivasyon ihtiyacını gidermede elimizden geleni yapıyoruz, sürekli irtibat halindeyiz. Üniversitelerde özellikle akademinin bu işlere daha fazla katkı sağlaması için onlara gerekli desteği vermeye çalışıyoruz. Bu süreler makulün çok daha ötesinde hızlı süreler aslında. Bir ürünümüz piyasada satılmaya başlayacak, tanı kitlerimiz, PCR kitlerimiz milyonlarca üretiliyor ve ihracat yapılıyor. Piyasanın normal ihtiyacını karşılayacak ürünlerde zaten hiçbir sıkıntımız yok ama inovasyonla katma değer üretmeye ve dünyanın önüne geçebilmeye çalışıyoruz.”
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal: “COVID-19 Sürecinde Topyekûn Bir Hareket İçindeyiz”
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, COVID-19 Türkiye Platformu" koordinasyonunda, 2 Nisan 2020 tarihinde yapılan “Aşı ve İlaç Geliştirme Sanal Konferansı”nda aşı ve ilaçla ilgili çalışmaların, bu konudaki yetkinliklerimizin ve gelecekte yapılacak projelerin paylaşıldığını hatırlattı.
Söz konusu toplantıda aşı ve ilacın yanında teşhis koyma sürecinde özellikle Türkiye’nin çok kuvvetli bir şekilde sadece ülkemiz için değil yurtdışına da ihraç potansiyelinin bulunduğu ve bunu gerçekleştirdiği tanı sistemleri özelinde ayrı bir sanal konferansın yapılmasının talep edildiğini anımsatan Prof. Dr. Mandal, iki toplantı arasında yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi.
“Koronavirüs Süreci TÜBİTAK Süreçlerini de Hızlandırdı”
Koronavirüs sürecinde TÜBİTAK’ın değerlendirme süreçlerinin de hızlandığını ifade eden Prof. Dr. Mandal, sanal firma ziyaretlerinin de önemli bir deneyim olduğunu, bundan sonra da TÜBİTAK desteklerinde bu yöntemin kullanılacağını belirtti. TÜBİTAK projelerinin normalde üç yıla kadar uzayabildiğini hatırlatan Prof. Dr. Mandal, COVID-19 çağrısı kapsamındaki projelerin süresinin dokuz ay olduğunu, bu kapsamdaki projelerdeki sonuçların en geç bu yıl sonunda alınmasının hedeflendiğini dile getirdi. Bu nedenle neredeyse her hafta firmalardan değerlendirmelerin alındığını kaydeden Prof. Dr. Mandal, “Hangi aşamadalar, eksiklik var mı, bizim yapabileceğimiz katkı var mı diye soruyoruz. TÜBİTAK uzmanlarımızla, kendi projemizmiş gibi katkı verip hızlı bir şekilde sonuca ulaşmaya çalışıyoruz” dedi.
“Zor Dönemler Aynı Zamanda Fırsat Oluşturma Dönemleridir”
Zor dönemlerin aynı zamanda fırsat oluşturma dönemleri olduğuna işaret eden Prof. Dr. Mandal, bilim insanları ve firmalara şöyle seslendi: “Biz de bu zor dönemi fırsat oluşturma dönemi olarak değerlendiriyoruz. Bu süreçte her zaman sizin yanınızda olacağız. Proje değerlendirme sürecinde bunu size hissettirdik. Haftalık olarak sizinle iletişimde olacağız. Kamu kaynaklarıyla desteklenen projeler bunlar, dönemsel olarak da başarılı çalışmaları, haziran ayından itibaren sonuçları alıp kamuoyuyla paylaşacağız. Biz Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza, sizler de bize 7/24 ulaşabilirsiniz. Vaka odaklı talepler gelirse de her zaman hazırız.”
Prof. Dr. Hasan Mandal, Türkiye’nin tanı gücüne tanıklık ettikleri için katılımcılara teşekkür ederek konferansı sonlandırdı. Konferans, TÜBİTAK'ın Youtube, Twitter, Facebook ve Linkedin hesaplarından çevrim içi olarak yayınlandı.