24 Temmuz 1963 yılında kurulan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) 57. kuruluş yıldönümü, Ankara ve Gebze yerleşkesinde eş zamanlı olarak kutlandı.
24 Temmuz 2020 Cuma günü gerçekleştirilen TÜBİTAK’ın 57. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni Ankara’da Başkanlık Feza Gürsey Konferans Salonunda, TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi’nde ise Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME) Konferans Salonunda yapıldı.
Bu yıl törende 25 yıl ve üzeri çalışma yılını doldurmuş Ankara’da görev yapan 29 ve TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi’nde görev yapan 41 olmak üzere 70 çalışana plaket verildi. 1 Ocak 2020-24 Temmuz 2020 tarihleri arasında emekli olan Ankara’dan 13 ve Gebze yerleşkesinden 7 olmak üzere toplam 20 personele plaket takdim edildi. TÜBİTAK’ın 57. Kuruluş Yıl Dönümü anısına özel baskı Pul verildi.
TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen plaket takdimi TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal tarafından; Ankara’da gerçekleştirilen plaket takdimi ise TÜBİTAK Başkanı adına Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil tarafından yapıldı.
Bu yıl pandemi dolayısıyla törene sadece plaket sahipleri ve yöneticiler katıldı. Prof. Dr. Hasan Mandal’ın, Gebze yerleşkesindeki törenin açılış konuşması Ankara’da Başkanlık Binasındaki Feza Gürsey Konferans Salonunda canlı bağlantı ile sahneye yansıtıldı.
57_1.jpg
TÜBİTAK’a Başkanlık yapmak ve Kurum’u temsil etmek hem sorumluluk hem de heyecan veriyor
Prof. Dr. Mandal konuşmasında, TÜBİTAK’ın hep marka değeri olan bir kurum olduğunu belirterek, TÜBİTAK’a başkanlık yapmanın ve değişik ortamlarda temsil etmenin hem sorumluluğunu hem de heyecanını hissettiğini ifade etti.
TÜBİTAK’ta 5 bin 426 çalışan olduğunu, bunun 824’ünün Başkanlık’taki birimlerde, diğerlerinin ise Ankara, Bursa, Gebze ve Antalya’da çalıştığını ifade eden Prof. Dr. Mandal, Kurum’un yaş ortalamasının 37 olduğunu kaydetti.
TÜBİTAK çatısı altında oluşan üç yeni kurum olan Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü (RUTE), Kutup Araştırmaları Enstitüsü (KARE) ve Yapay Zekâ Enstitüsü’nden bahseden Prof. Dr. Mandal, bu üç enstitüye bakıldığında yapılmaya çalışılanın, iş yöntemimizi birlikte çalışma ve birlikte başarmaya doğru yöneltmek olduğunu belirtti.
Yaşamı ilgilendiren yakın zamandaki konulara bakıldığında, güçleşen ve gelecekte de daha da güçleşecek olan konular olduğuna işaret eden Prof. Dr. Mandal, “Dolayısıyla Türkiye’nin bilim ve teknolojideki öncü kurumu bizsek, iş yapma modellerimizin de bu kapsamda olması gerektiği görüşündeyiz” diye konuştu.
57_2.jpg
Her zaman daha iyisini yapmak mümkün
Geçmiş dönemlerde yapılanların azımsanmadığına ancak, her zaman daha iyisinin yapılabileceğine işaret eden Prof. Dr. Mandal, şunları söyledi: “Daha iyisini yapmak noktasında birlikte çalışma ve birlikte başarmayı daha fazla ön plana getirmeye çalışıyoruz. Bunu hem Başkanlıkta yürütülen destek programlarında hem de merkez ve enstitülerde yürütülen araştırmalarda yapmaya çalışıyoruz.”
Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını sürecinde yapılanları anlatan Prof. Dr. Mandal, COVID-19 Türkiye Platformu’nda 118’i üniversiteden, 67’si kamu Ar-Ge birimlerinden, 38’i özel sektörden, 46’sı bursiyer olmak üzere toplam 269 araştırmacının, aynı ortamda aynı altyapıyı kullanarak birlikte çalıştıklarını belirtti. TÜBİTAK’ın süreçlerinin, diğer kamu kurumlarıyla kıyaslandığında daha hızlı ve daha esnek olduğuna değinen Prof. Dr. Mandal, üniversite ve sanayideki kuruluşların “İyi ki TÜBİTAK var” dediklerini ifade etti.
57_3.jpg
Son dönemdeki başarılarımızın arkasında birlikte çalışma modeline geçiş var
TÜBİTAK koordinasyonundaki COVID-19 Türkiye Platformu’nda yürütülen aşı ve ilaç çalışmaları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Mandal, Platform çatısında yürütülen ilaç çalışmalarında etken malzemelerin yurtdışından getirilmediğine, bu konuda yurtdışı bağımlılığının sona erdiğine, sentez çalışmalarının da tamamen özgün olarak yapıldığına işaret etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ağustos ayında Gebze’deki kampüsü ziyaret edip aşı ve ilaç çalışmalarını yerinde inceleyeceğini bildiren Prof. Dr. Mandal, bütün bu başarılı çalışmaların arkasında birlikte çalışma modeline geçişin bulunduğunu söyledi.
Pandemi dönemindeki zorlukların fırsat olarak kullanıldığını kaydeden Prof. Dr. Mandal, üniversitelerin “TÜBİTAK koordinasyonu olmasaydı birlikte geliştirme modeline geçilemezdi” dediklerini belirtti.
57_4.jpg
Savunma sanayiinde yüzde 15’lerden yüzde 70’lere çıkarılan yerlilik oranının diğer alanlara da yayılabilmesinin mümkün olduğunun görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Mandal, “Türkiye’nin gelecekte hem bölgesel hem Dünya lideri olma iddiası kuvvetleniyor. Bunun olmazsa olmaz boyutu bilim ve teknoloji. Bilim ve teknoloji denilince de ilk akla gelen kurum TÜBİTAK” diye konuştu.
Kendisinin de bir TÜBİTAK bursiyeri olduğunu belirten Prof. Dr. Mandal, sözlerine şöyle son verdi: “Doktoramı TÜBİTAK bursu sayesinde yaptım. Bu nedenle kuruma karşı hem sorumluluğum hem aidiyetim var. Bugün burada sizlerle birlikte olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ediyorum. Tüm çalışanlarımıza ama özellikle belli bir yılı geride bırakmış olanlara ve emekli olanlara katkılarınız için teşekkürlerimi sunuyorum.”
57_5.jpg
Prof. Dr. Hasan Mandal’ın TÜBİTAK araştırmacıları ve paydaşları için yayınlamış olduğu mesajın tam metni aşağıdaki gibidir:
Değerli paydaşlarımız,
Çok kıymetli araştırmacılarımız,
Kurulduğu 1963 yılından bu yana, Türkiye'nin geleceği için kritik öneme sahip bilim ve teknoloji tabanlı mücadele içerisinde her yaşta bilim insanının desteklenmesi ve yetiştirilmesi için büyük katkılarda bulunan, faaliyetleri ve destekleriyle ülkemizin her bir yanındaki akademisyene, sanayiciye, araştırmacıya, girişimciye, öğrenciye, bilim ve teknoloji sevdalısı her bir insanımızın hayatına dokunan Kurumumuz bugün 57. kuruluş yıldönümünü kutluyor.
Bu anlamlı günde ülkemiz 2023 yılı hedeflerine doğru ilerlerken Ar-Ge ve yenilik ekosisteminde “birlikte geliştirme” ve “birlikte başarma” yaklaşımının ne kadar önemli olduğunun bir kez daha altını çizmek isterim. Ülkemizin bilimsel ve teknolojik bağımsızlığının sağlanması için Kurumumuzun hedeflediği nitelikli bilgi ve nitelikli insan odağında Ar-Ge ve yenilik çıktı ve etkilerine odaklanan stratejik yaklaşımın büyük önemi olduğuna inanıyoruz.
Kurumumuzun 57. kuruluş yıldönümünde ülkemiz ve dünyamız için önemli başarılara imza atıyoruz.
Aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarına yön veren COVID-19 Türkiye Platformu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın himayelerinde TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü tarafından koordine ediliyor. Ekosistemimiz genelinde 269 araştırmacının buluştuğu COVID-19 Türkiye Platformunun birlikte geliştirme yaklaşımını hepimizin ihtiyaç duyduğu ortak bir güçlük karşısında harekete geçirerek birlikte başarılmasını sağlıyoruz.
Bağışıklık kazanılmasına yönelik 8 aşı geliştirme projesi ve tedavi odaklı 10 ilaç geliştirme projesi 32 farklı üniversiteden 118 araştırmacı, 8 farklı özel sektör kuruluşundan 38 araştırmacı ve 9 kamu Ar-Ge biriminden 67 araştırmacı ve 46 proje bursiyeri tarafından gerçekleştiriliyor.
Birlikte çalışarak neleri başardığımızın en güzel örneklerini de almaya başlıyoruz. Etken maddelerin yerli ve milli olarak sentezlenerek ruhsatlı ilaç elde ettik. Güncel durumda 2 aşı adayında hayvan denemelerin tamamlanmasını ve aşı projelerinin yarısında hayvan denemelerine geçilmesini sağladık. Tüm hızıyla yoğun araştırmalar devam ederken aşı ve ilaç projelerimizde devrim yaratıyoruz. Aşı ve ilaç alanında sağladığımız gelişmeler Asya’dan Avrupa’ya ve Güney Amerika’ya kadar takip ediliyor.
COVID-19’a karşı mücadeledeki seferberlik yaklaşımımızda olduğumuz gibi TÜBİTAK olarak ekosistemle bütünleşen ve ülkemizdeki tüm paydaşlara çözüm ortağı olan bir kurumuz.
Ekosistemin birlikte geliştirme yaklaşımlarını destekleyecek şekilde gerçekleştirdiğimiz COVID-19 Türkiye Platformu Sanal Konferanslarında 30 konuşmacıyı 5 oturumda toplum ile buluşturduk, sosyal medya hesaplarımız üzerinden yaklaşık 170.000 izleyici tarafından yoğun ilgi gördük.
COVID-19 Türkiye Platformu gelişmelerini destekleyecek şekilde ekosistem seferberliğini güçlendiren yeni hızlı çağrılar da açtık. Kurumumuzun tarihinde en hızlı sonuçlanan çağrı süreçlerini gerçekleştirdik.
“COVID-19 ile Mücadeleye Yönelik Çağrı” olarak açılan KOBİ odaklı çağrımıza bir haftalık sürede 444 firma tarafından 446 başvuru aldık. Alınan başvurular iki haftadan daha kısa bir sürede değerlendirilerek 35 projenin 13,4 milyon TL bütçeyle desteklenmesine karar verildi. Desteklenen projeler kapsamında da 3 ay içerisinde ilk ticari ürünümüzü elde ettik.
Gerçekleştirdiğimiz ilk sanal konferans sırasında ekosistemden aldığımız talepler doğrultusunda yeni bir çağrı olarak başlattığımız Stajyer Araştırmacı Burs Programı (STAR) çağrımıza 12 günde 70 farklı projede görev almak üzere 340 bursiyer adayı tarafından başvuru aldık. Başvuruda bulunan genç araştırmacıların %88’i desteğe hak kazanarak 118’i lisans, 85’i yüksek lisans, 70’i doktora öğrencisi ve 27’si doktora sonrası araştırmacılarımızı ilgili projelere dahil ettik.
Sistemik güçlük içeren salgın dönemi ve sonrası için sosyal ve beşeri bilimlerin katkısının artırılması için “COVID-19 ve Toplum: Salgının Sosyal, Beşeri ve Ekonomik Etkileri, Sorunlar ve Çözümler” olarak hızlı bir çağrı açtık. Çağrının açık olduğu 15 günde ülkemiz içerisinden 680 ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden 2 proje başvurusu aldık. Yine 2 hafta gibi kısa bir sürede yapılan değerlendirmelere göre 102 proje önerisi kabul edilerek salgına karşı bilim ve teknoloji tabanlı mücadele güçlendirildi.
COVID-19 özelinde verdiğim bu örnekler ekosistemimizde hedeflediğimiz etki odaklı süreçlere ait örnekler olması dolayısıyla yüksek önem taşıyor. Bu örnekler aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarının ötesinde salgın sırası ve sonrası için öncelik taşıyan gıda arz güvenliği, biyogüvenlik ile siber güvenlik ve iletişim altyapısı için de geçerli olacaktır.
Ülkemizin birlikte geliştirme modelleri kapsamında önemli bir yeri olan Yüksek Teknoloji Platformları ve Sanayi Yenilik Ağları Mekanizması (SAYEM) kapsamında da ekosistemimiz önemli gelişmeler elde ediyor.
Yüksek Teknoloji Platformları kapsamında ikinci faz başvuruları alınan 9 araştırma programında 68 ekosistem paydaşı yer aldı. Birinci fazı tamamlanan 23 SAYEM araştırma programı kapsamında da ekosistemimizin 145 paydaşı çıktı ve etki odaklı süreçler odağında bir araya geldi.
Uluslararası Lider Araştırmacılar Programında dünya çapında 21 ülkeden çekilen 127 uluslararası lider araştırmacı ekosistemimizle bütünleşti. CERN, CNRS, Amazon, Apple, 3M, Siemens, Oxford Üniversitesi, Cambridge, Stanford ve benzeri sayılı kurum ve kuruluşlardan çekilen üst düzey araştırmacılar projelerini ülkemizde yürütüyor ve 635 doktora öğrencisi yetiştirerek nitelikli insan kaynağına katkı sağlıyor.
Uluslararası düzeyde olduğu gibi ulusal düzey için de Ulusal Lider Araştırmacılar Programımızı başlattık. İlk çağrımızda koşulları sağlayan araştırmacılarımızdan 100’ün üzerinde başvuru aldık.
Sanayi Doktora Programımızda iki çağrı sonuçlandırdık. 2019 yılında sonuçlanan ilk çağrımızda 33 farklı üniversite ve 82 farklı firma tarafından 517 doktora öğrencisinin yetiştirilmesi sağlanırken bu yıl sonuçlanan ikinci çağrımızda 47 farklı üniversite ve 147 farklı sanayi kuruluşu tarafından 645 doktora öğrencisinin yetiştirilmesini sağlıyoruz. Her iki çağrı sonucunda 1162 doktora öğrencisi destekliyoruz.
Ekosistemdeki imkanlar açısından önemli yenilikler içeren iki yeni çağrımızı da başlattık.
Siparişe Dayalı Ar-Ge Projeleri için KOBİ Destekleme (Sipariş Ar-Ge 2020) Çağrısı ve Patent Tabanlı Teknoloji Transferi Destekleme (Patent Lisans 2020) Çağrısı ekosistem için yeni imkanlar sağlıyor.
Sipariş Ar-Ge 2020 çağrımızda KOBİ’lerin çıktı ve etki odaklı Ar-Ge projeleri ticarileştirme talepleri olan Müşteri Kuruluş eşliğinde geliştirilecek. Yerli ve milli solunum cihazı başarımızda olduğu gibi değer zinciri boyunca birlikte geliştirme imkanlarının yakalanmasının da önü açılacak.
Patent Lisans 2020 Çağrımızda üniversite, araştırma kurumları ve teknoloji geliştirme bölgelerinde geliştirilen patentli teknolojilerin sanayiye aktarılmasını sağlayacağız. Teknoloji veya teknolojilerde hak sahibi olan en az bir kuruluşu, ilgili gelişmeyi edinecek olan Müşteri Kuruluşla bir araya getireceğiz.
Türkiye çapında milyonlarca vatandaşımızı bilim ve teknoloji heyecanıyla buluşturuyoruz.
Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali olan TEKNOFEST heyecanı devam ediyor. Elektrikli Araç yarışmaları ve Uluslararası İnsansız Hava Aracı Yarışları için toplam 443 başvuru aldık.
Geleceğin teknoloji yıldızlarını da genç yaştan cesaretlendiriyoruz. Deneyap Teknoloji Atölyelerimiz 30 şehirde açılarak yaklaşık 5 bin teknoloji yıldızıma ulaşıyoruz.
Geleceğin araştırmacıları olarak 54. Uluslararası Mendeleyev Kimya Olimpiyatları'nda da ülkemizin genç yetenekleri 4 madalya kazandı. Elde ettikleri uluslararası başarılarıyla ülkemizi gururlandırdı.
Bu anlamlı haftada ise 52. Uluslararası Kimya Olimpiyatına yoğun çalışmalar sonrasında ev sahipliği yapıyoruz. 68 ülkeden 235 genç yetenek ülkemizin düzenlediği olimpiyatta yarışıyorlar.
Nitelikli bilgi, nitelikli insan ve birlikte geliştirme stratejimiz sayesinde siz değerli ekosistem aktörlerimiz yeni imkanlar yakalayarak hem ulusal hem de uluslararası alanda öncü oluyorsunuz.
En son açıklanan Ufuk 2020 çağrı sonuçlarına göre ülkemizin kurum ve kuruluşlarının koordinatör olduğu 6 proje kazandık. Bugüne kadar Türk kurum ve kuruluşlarının koordinatör veya ortak olarak yer aldığı proje sayısını da 685 projeye yükselttik.
ERC tarafından en başarılı bulunan 3 kavram kanıtı projesi arasında araştırmacımızın yer alması ve ERA-Chairs ve Avrupa Araştırma Konseyi Starting Grant çağrılarında başarılı olmamız diğer önemli gelişmelerimizdir.
Dünyanın dört bir yanından yeni çağrı imkanları da sağlıyor, bilim ve teknoloji temelli uluslararası işbirliğimizi güçlendiriyoruz. 60 ülkeden 84 kurumla işbirliği anlaşmamızın bulunduğu günümüzde araştırmacılarımızın 402 uluslararası projesi işbirliği içerisinde yürütülüyor.
TÜBİTAK merkez ve enstitülerimiz de ekosistemimiz ile beraber çalışıyor, stratejik alanlarda ekosistemin ulusal ve uluslararası başarısının artmasını sağlıyor. Bu kapsamda TÜBİTAK merkez ve enstitülerimiz bünyesine üç yeni enstitünün eklenmesini sağladık. Yeni kurulan Kutup Araştırmaları Enstitüsü (KARE), Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü (RUTE) ve Yapay Zeka Enstitüsü aracılığıyla takip eden değil, takip edilen bir ülke olduğumuzu ilan ettik. Kutuplara şanlı bayrağımızı diken ve ileri teknolojilerini kendisi geliştiren güçlü bir ekosisteme sahibiz.
Ekosistem için yeni fırsatlar oluşturan öncü kurum olarak TÜBİTAK tarafından tüm bu imkanlar sağlanırken değerli yetkinlikleri ve emekleriyle bu imkanların bilim ve teknoloji temelli gelişmelere dönüşmesini sağlayan değerli paydaşlarımıza ve araştırmacılarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.
TÜBİTAK, geçmişte ve bugün olduğu gibi, gelecekte de, bilim ve teknolojinin mihmandarlığında, ülkemizin teknolojik bağımsızlığının desteklenmesini sağlamaya, ülkemizin savunmadan sağlığa, uzaydan kutup çalışmalarına, astronomiden akademik ve sanayi desteklerine varan geniş bir yelpazede atılımlara ve yeniliklere imza atmaya devam edecektir.
Bu duygularla, güçlü ve lider bir ülke olma yolunda ekosistemimizle beraber el ele vererek daha nice çığır açıcı bilimsel ve teknolojik gelişmeleri birlikte başaracağımıza inanıyor ve Başkanı olmaktan gurur duyduğum TÜBİTAK’ın 57. Kuruluş yıldönümünü coşkuyla kutluyorum.