1515 TÜBİTAK Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programı Bilgi Günü, TÜBİTAK Başkanlık Binası Mustafa İnan Konferans Salonunda yapıldı. TÜBİTAK Başkanımız Prof. Dr. Hasan Mandal, Programın açılışında yaptığı konuşmada, 1515 Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programının farkındalığının artırılmaya çalışıldığını belirtti. Firmaların toplantıda yapacakları geri bildirimlere önem verdiğini kaydeden Prof. Dr. Mandal, “Öncül Ar-Ge Laboratuvarları ve Ekosistemde Etki Odaklı Süreçler” konulu bir sunum yaptı.
Prof. Dr. Mandal, 1515 Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programı’nı diğer programlardan ayıran en önemli özelliklerinden birinin insan kaynağının gelişimini de teşvik eden bir program olduğunu ifade etti.
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 yılındaki raporunda yer alan bazı verileri katılımcılarla paylaşan TÜBİTAK Başkanımız, özel sektör bazında bakıldığında, bu rapordaki birincil etkenin insan kaynağı olduğunu ancak bizim firmalarımızda bu özelliğin ikinci planda görüldüğünü, Ar-Ge dendiğinde altyapının ön planda olduğunu söyledi. Yakın gelecekte teknoloji odaklı ve etki değeri yüksek süreçte, insan kaynağının çok daha fazla ön planda olacağını ifade eden Prof. Dr. Mandal, firmalar arasında rekabet üstünlüğü sağlanmasında, Ar-Ge harcamalarının ve Ar-Ge yoğunluğunun iki temel gösterge olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Mandal, 1515 Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programında Ar-Ge harcamasının ön planda tutulduğunu ifade etti.
1515’de Birlikte Üretim Odaklı Uluslararası İş Birliği Ön Planda
TÜBİTAK’ın yeni süreçlerine dair katılımcılara bilgi veren Prof. Dr. Mandal, Ar-Ge ve yenilik süreçlerindeki dönüşümden bahsetti. Birlikte üretim odaklı uluslararası iş birliğine yönelen küresel eğilimler bağlamında, güncel ve gelecekte karşılaşılması muhtemel teknolojik ve bilimsel sorunların çözümü için uluslararası iş birliğinin öneminin arttığına değindi. Prof. Dr. Mandal, 1515 Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programında birlikte üretim odaklı uluslararası iş birliğine önem verdiklerini vurguladı.
1515’in Ekosistem İçin Önemi
Yaklaşım olarak bakıldığında sürecin sektör odaklı ve teknoloji odaklı olduğunu belirten Prof. Dr. Mandal, 1515 Programının ekosistem için neden önemli olduğunu şu sözlerle açıkladı: “Teknolojinin araç olduğu, sektör kavramının yok olduğu bir ortamda çözüm bekleyen birçok zor konu var. Bunların çözümü geleneksel olarak, var olan bir teknolojinin transferiyle veya bir kurumun kendi başına yetkinliğiyle değil, erken aşamadaki Ar-Ge çalışmalarının birlikte geliştirilmesiyle gerçekleşecek.”
11. Kalkınma Planına atıfta bulunan Prof. Dr. Mandal, bu Planın önemli bir referans belgesi olduğunu ve belgedeki iki anahtar kelimenin Ar-Ge ve Yenilik olduğunu ifade etti. 2018 yılı TÜİK Ar-Ge Faaliyetleri Araştırmasındaki verilerden söz eden Prof. Dr. Mandal, Ar-Ge harcamalarının GSYH’ya oranının yüzde 1.03 olarak gerçekleşerek eşik değerin aşıldığını; tam zaman eşdeğer cinsinden Ar-Ge personeli sayısında hızlı bir artış yaşandığını ve 172.119 olarak gerçekleştiğini; doktora ve üstü tam zamanlı Ar-Ge personeli sayısının 34.282 olduğunu, bu göstergenin ise Kalkınma Planında ilk kez yer aldığını belirtti.
Geleceğe bakıldığında, Ar-Ge’ye ayrılan kaynağın ve insan kaynağının artırılmasının hedeflendiğini kaydeden Prof. Dr. Mandal, doktoralı insan kaynağının ilk kez gösterge olarak konulduğu gibi aynı zamanda rakamsal olarak izleneceğini belirtti. Geçmişte doktoralı insan kaynağının tam zaman eşdeğer araştırmacı personel sayısının içine dâhil edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Mandal, şimdi ise ayrı bir gösterge olarak izlendiğini, bunun Ar-Ge’ye bakışın ürün geliştirmeden daha çok, teknoloji geliştirme; teknoloji geliştirmeden de daha çok teknolojik geliştirmeyi oluşturacak kritik bilginin üretimine yönelik olduğunu belirtti.
“Büyük Firmalarla İlişkimiz Kuvvetlenerek Devam Ediyor”
Sürecin KOBİ’ler tarafında ayrı bir şekilde kuvvetlendirilmeye çalışıldığını belirten Prof. Dr. Mandal, büyük firmaların gerçekleştirdiği harcamalar ve istihdam ettiği insan kaynağı ile ilgili bilgi verdi. TÜBİTAK Başkanımız, büyük firmaların öncül Ar-Ge faaliyetlerinin ve ekosistem etkileşimlerinin güçlendirilmesi gerektiğine değindi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisinden söz eden Prof. Dr. Mandal, TÜBİTAK’ın büyük ölçekli firmalara 1501 Sanayi Ar-Ge Destek Programını kapattığını, ancak bu firmalar için alternatif mekanizmalar geliştirdiğini, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programının 1. Çağrısının makine sektörü üzerine olduğunu, bu programın arkasında yatırım kısmının değil ama Ar-Ge kısmının, 1511 mevzuatı dâhilinde TÜBİTAK tarafından gerçekleştirildiğini, büyük firmalarımızla ilişkinin çok daha kuvvetlenerek devam ettiğini belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu’nun Türkiye Teknoloji Alanı Önceliklendirme Çalışmasına da değinen TÜBİTAK Başkanımız, yöntemin etki ve yapılabilirlik boyutları olduğunu, çalışma kapsamında 27 teknoloji alanının incelendiğini belirtti.
TÜBİTAK’ın, hem küresel hem ülke boyutundaki dokümanlarla kendini konumlandırdığında, destekler kısmıyla ilgili olarak, daha fazla çıktı ve etkiye odaklanmaya çalıştığını belirten Prof. Dr. Mandal, büyük firmaları da çıktı ve etki odaklı süreçlerde görmek istediklerini ifade etti. Bunun için anahtar sürecin bilgi üretimi ve nitelikli insan olduğunu kaydeden TÜBİTAK Başkanımız, stratejik yaklaşım kapsamında nitelikli bilgiye yönelik geliştirilen TÜBİTAK Programlarını anlattı. 1004 Yüksek Teknoloji Platformları ve SAYEM Platformlarında söz eden Prof. Dr. Mandal, 1515 kapsamındaki firmaların çoğunun bu platformlara başvuru yapmadığını belirtti.
1515 Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programının değerlendirme ölçütleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Mandal, “Net satış ortalamasının en az 2 milyar TL olması; Ar-Ge yoğunluğunun en az yüzde 1 olması; istihdam edilecek personelin en az yüzde 50’sinin Türk uyruklu olması; desteklenen araştırıcıların en az 1/3’ünün doktoralı olması gerekiyor. Ana kuruluş için 10 yıllık, Ar-Ge laboratuvarı için 5 yıllık teknoloji yol haritası hazırlamasını istiyoruz” dedi.
İnsan kaynağı tarafından bakıldığında bu boyutta pek çok destek programının bulunduğunu belirten Prof. Dr. Mandal, bunlardan birinin Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Mandal, 127 lider araştırmacının program kapsamında Türkiye’ye geldiğini söyledi. Bunun, bir tersine beyin göçü olarak değerlendirilmemesi gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Mandal, Program kapsamında Türkiye’ye gelen bilim insanlarının 29’unun T.C vatandaşı olmadığını ifade etti.
Sanayi Doktora Programının Türkiye’ye Özgü Özelliği
Nitelikli insan kaynağı kapsamındaki diğer destek programının Sanayi Doktora Programı olduğunu söyleyen TÜBİTAK Başkanımız, bu programın ülkemize özgü özelliğinden bahsetti. Programın yurtdışındaki benzerlerinin öğrenciyi öğrenciliği sırasında desteklediğini kaydeden Prof. Dr. Mandal, Sanayi Doktora Programında 4 yıl boyunca burs desteği, 3 yıl boyunca da istihdam desteği verildiğini belirtti. Programa 2019 yılı başvurularındaki artışa değinen Prof. Dr. Mandal, başvuru sayısının 2018’de 147 iken 2019’da 329; firma sayısının 2018’de 104 iken 2019’da 257; üniversite sayısının 2018’de 34 iken 2019’da 53; başvurulardaki bursiyer sayısının da 2018’de 603 iken 2019’da 1124 olarak arttığını aktardı. Bu artışın programa olan ilgiyi gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Mandal, desteklenecek öğrencilere TÜBİTAK’ın değil firma ile üniversitenin birlikte karar verdiğini; TÜBİTAK’ın sadece yetkinliği değerlendirdiğini belirtti.
TÜBİTAK’ın, 1004 ve SAYEM ile birlikte geliştirme odaklı iş birliği platformları oluşturmaya çalıştığını; Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı ve Sanayi Doktora Programı ile insan kaynağını geliştirmeye çalıştığını; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesinin yürütüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Mandal, şöyle devam etti: “5746-4691 gibi farklı mekanizmalarla devletin sağladığı finans mekanizmaları var. Girişim sermayesi fonlarına ortaklık yöntemiyle birtakım destek mekanizmaları var. Ülke olarak bakıldığında bu kadar çok destek mekanizmasının yürütülmesinde iyileştirmeye açık yönler muhakkak var ama tüm bunları eş zamanlı sunabilen sınırlı ülkelerden biriyiz.”
“1515 Programı Kapsamındaki Firmalarımızdan Ufuk2020 ve Ufuk Avrupa’da Başarılı Olmalarını Bekliyoruz”
Teknogirişim Sermayesi Desteği Programından da (BiGG) bahseden Prof. Dr. Mandal, 1515 programındaki firmaların ekosisteminden oluşan start up’ların gelişmesinin amaçlandığını söyledi. Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programıyla arayüz yapılarının kuvvetlendirilmeye çalışıldığını kaydeden Prof. Dr. Mandal, 1515 Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programı kapsamındaki firmaların Ufuk2020 ve Ufuk Avrupa’daki başvurularının ve başarılarının da görmek istendiğini anlattı. Buna yönelik olarak, Türkiye’nin 2020 yılı için AB’ne ödeyeceği yaklaşık 80 milyon Avroluk katkı payının ülkemizdeki araştırmacılar için kullanılması yönünde karar alınmasının sağlandığını söyleyen Prof. Dr. Mandal, uluslararası ikili iş birliklerinin geliştirilmeye çalışıldığını belirtti. TÜBİTAK’ın 55 ülke ve 77 kurum ile ikili bilimsel iş birliği içinde olduğunu dile getiren Prof. Dr. Mandal, yapılmak istenenleri şöyle özetledi: “Süreçlerimizde destek vermekten daha çok etki oluşturmayı hedefliyoruz. Yüksek teknolojiye doğru geçmek istiyoruz. Bunu yaparken ekosistemin gelişmesinde tüm aktörleri bir araya getirmeye, insan kaynağını geliştirmeye çalışıyoruz. Öncül Ar-Ge Laboratuvarları bizim için bu anlamda çok kritik.” TÜBİTAK Başkanımız, birlikte üretime dayalı bir süreçte bu programın kilit öneme sahip olduğunu belirterek, etkinliğin her iki taraf için faydalı olmasını diledi. Prof. Dr. Mandal katılımcılara teşekkür ederek sözlerine son verdi.
TÜBİTAK Başkanımızın konuşmasının ve sunumunun ardından ÖNDEG Bilimsel Programlar Uzmanı Neslihan Altay Dede, 1515 Programı hakkında bilgi verdi. Daha sonra 1515 Programından desteklenen AVL, ERICSSON, GE ve TUSAŞ Firmalarının deneyimlerini paylaştıkları ve deneyimler ışığında 1515 Programının geleceğine dair değerlendirmenin yapıldığı panel gerçekleştirildi.
Source: New feed